15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ
DAİMİ TEMSİLCİ BÜYÜKELÇİ SALİH MUTLU ŞEN’İN DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ VE 15 TEMMUZ ŞEHİTLERİNİ ANMA TÖRENİ VESİLESİYLE YAPTIĞI KONUŞMA
(Cidde, 15 Temmuz 2019)
Değerli misafirler, katılımcılar,
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği ve İslam Kalkınma Bankası’nın sayın yetkilileri, mensupları,
Değerli vatandaşlarımız,
Türk milletinin milli irade ve bağımsızlık tarihinde bir dönüm noktasını teşkil eden hain darbe girişiminin üçüncü yıldönümünde demokrasi ve milli birliğimizin zaferini idrak etmek ve bu meşum girişim sırasında şehit olan ve yaralanan vatandaşlarımızı anıyoruz. Katılımınız için teşekkür ederim.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yüzlerce şehit ve binlerce gazinin fedakârlıklarıyla defedilen FETÖ terör örgütünün kalkıştığı 15 Temmuz darbe teşebbüsünün üzerinden üç yıl geçmiştir.
FETÖ liderliği tarafından planlanan, örgütün ordumuz içine sızdırılmış mensupları tarafından silahlı kuvvetlerin emir komuta zinciri dışına çıkılmak suretiyle gerçekleştirilen 15 Temmuz teşebbüsü Türkiye’nin maruz kaldığı en kanlı terör saldırısıdır.
Saldırıyı gerçekleştirenlerin sergilediği vahşetin ve hainliğin benzeri tarihimizde yaşanmamıştır: Meclisimiz, Cumhurbaşkanlığı binası, MİT Başkanlığı, Gölbaşındaki Polis Özel Harekât Merkezi, Emniyet binalarımız bombalanmıştır. Sivil halkın üzerine tanklar sürülmüş, havadan bombalar yağdırılmış ve helikopterlerden ateş açılmıştır. Asker kılığındaki FETÖ’cü hainler, silah arkadaşlarının üzerine tereddüt göstermeden bombalar yağdırmışlardır. Gölbaşındaki Özel Harekât merkezinin savaş uçaklarıyla bombalanması neticesinde şehit olan 51 polisimizin naaşlarına dahi ulaşılamamıştır. O gece 251 vatandaşımız şehit olmuş, iki binden fazla vatandaşımız yaralanmıştır.
Bu büyük tehdidin bertaraf edilmesinde en büyük pay, kendi iradesi üzerinde bir güç tanımadığını, devletini ve demokratik kazanımlarını korumak için hayatını vermeye hazır olduğunu ortaya koyan Türk halkına aittir.
Geçtiğimiz üç yıl içerisinde devletimizin temel önceliklerinden birini yurt içinde ve yurt dışında FETÖ’yle mücadele oluşturmuştur.
Karşı karşıya bulunduğumuz olağanüstü güvenlik sınamalarına rağmen yurtiçindeki mücadelemiz hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin korunması prensipleri temelinde yürütülmüştür. Mağduriyetler yaşanmaması için gayret sarfedilmiş, maydana geldiği ileri sürülen mağduriyetlerin incelenmesi ve çözümlenmesi için yeni mekanizmalar ihdas edilmiştir.
Bu süreçte, FETÖ önemli dönüşüm yaşamıştır. Türkiye’deki ana omurgasını kaybeden örgüt, yurtdışı yapılanmasıyla ayakta kalmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye dışındaki FETÖ yapılarıyla mücadele daha büyük önem kazanmıştır.
FETÖ’nün yurt dışı yapılanmasıyla mücadele Bakanlığımızın en öncelikli gündem maddelerinden biri olmuştur. Sürdürdüğümüz yoğun çabaların somut neticeleri alınmaya devam etmektedir.
Herşeyden önce, FETÖ’nün kendisini lanse etme çalıştığı şekilde eğitim ve hayır işleriyle uğraşan toplumsal bir hareket olmadığı hatırlatılmaktadır. FETÖ’nün siyasi ve ekonomik emelleri bulunan karanlık ve sinsi bir örgüt olduğu uluslararası planda yavaş da olsa anlaşılmaya başlanmıştır. Yabancı kamuoylarında örgütün niteliğine dair belirgin bir farkındalık oluşmuştur.
Çeşitli ülkeler ve uluslararası örgütler, FETÖ’yü terör örgütü olarak ilan etmişlerdir. Bu çerçevede; 19 Ekim 2016 tarihinde düzenlenen İİT Dışişleri Bakanları 43. Toplantısında FETÖ terör örgütü olarak ilan edilmiş; benzer bir karar 1 Aralık 2016 tarihinde Asya Parlamenterler Asamblesi tarafından alınmış; 27 Ocak 2017 tarihinde ise İİT Parlamenterler Birliği’nin 12. Konferansında teyit edilmiştir. KKTC’nin yanısıra Pakistan Yüksek Mahkemesi, 28 Aralık 2018 tarihinde aldığı kararla, FETÖ’yü terör örgütü olarak tanımlamıştır.
FETÖ’nün küresel ağında gözle görülür bir bozulma yaşanırken, örgüt, PR ve lobi imkânlarını kullanarak asılsız haberler üzerinden mağduriyet hikâyesi yaratmaya, medyada tekrar görünür olmaya, Türkiye’ye düşman çevrelerle işbirliğini güçlendirmeye gayret etmektedir.
FETÖ’nün yurtdışındaki yapılanmasına yönelik çabalarımız uzun soluklu bir mücadeledir.Hükümetimiz bu doğrultudaki çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir. 15 Temmuz’da Sayın Cumhurbaşkanımızın “Halkın üzerinde bir güç tanımadım” şiarıyla meydanlara çıkan Türk milleti, kanı, canı pahasına bir demokrasi destanı yazmıştır. Türkiye’de darbeler artık tarihe karışmış, milli iradenin egemenliği devletimiz üzerinde kesin olarak tesis edilmiştir.
O tarihi gecede Türk milletinin demokrasi, egemenlik, ve bağımsızlığının savunulması için canlarını veren şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyor, gazilerimize sağlık,
ve uzun ömürler diliyoruz.
Teşekkür ederim.
INVEST IN TÜRKİYE